28 Ekim 2011 Cuma

Bir Astrologun Gözünden Van-Erciş Depremi




Hepinize Selam;

Depremin 3. günü gönüllü olarak Ekinoks Medya desteği sayesinde Van-Erciş bölgesine gittim. Depremim gerçekleştiği ilk an, twitter üzerinden bu depremin doğal bir deprem olmadığını söylemiştim ama bunu detaylı yazıya dökme fırsatı bulamamıştım. Şimdi bu depremi hem astrolojik açıdan biraz irdeleyip akabinde deprem bölgesinde ki gözlemlerimi sizlere aktarmaya çalışacağım. Hem oraya gidip, hem de buraya gelip yazmak benim içinde gerçekten çok zor. Hiçbir şey görsel ve yazılı basından takip ettiğimiz gibi değil çünkü.

Yukarı da depremin oluş anının astrolojik haritasını görüyorsunuz. Adım adım gidelim istiyorum. Çıkartılan harita da büyük yıkımların, dönüşümlerin ve yeniden yapılandırmanın gezegeni Pluton 12. eve düşmektedir. Astroloji de 12. ev gizli dönen oyunları, spekülasyonları, kayıpları, perde arkasından dönen ve gün ışığına çıkması zor senaryolara ve yer altında ki gelişmelere işaret eder. Bu depremde aydınlatılması gereken bir takım soru işaretleri olduğunun bir işareti olarak alınabilir bu. Sizler bunu ister tesla-haarp senaryosu olduğunu düşünebilirsiniz, isterseniz varsa aklınızda başka senaryolar, ilişkilendirebilirsiniz. Ama bu depremin doğal bir deprem olmadığını gökyüzü fısıldamakta.  Bunun yanı sıra Pluton ile 2. evde yer alan Uranüs arasında kare dediğimiz sert bir görünüm yer almaktadır. Astroloji de 2. ev sahip olduğumu finansal kaynaklar ve maddi olanaklardır genel olarak. 12. ev Plutosu ile 2. ev uranüsü arasında ki bu gergin görünüm büyük maddi kayıplara işaret etmektedir. 4. ev girişine yakın konumlanmış olan Jüpiter’in Pluto ile kontağı bulunmakta, her ne kadar Jüpiter iyicil bir gezegen olarak bilinse de Jüpiter’in asıl görevi astrolojide büyüteç gibi çalışmasıdır, iyi olayları da büyütür kötü olayları da. Burada ki Jüpiter ne yazık ki, durumu daha vahim bir hale getirici ile çalışmaktadır. Deprem anına göre çıkartılan harita da gözüme çarpan bir diğer nokta da, gökyüzünde toprak grubu burçlarda büyük üçgenin oluşması. Pluto 12. evde (Oğlak)- Ay 8. evde  (Başak) –Jüpiter 4. ev girişine yakın retro (Boğa) burçlarında. Zaman zaman dile getirdiğim gibi, astroloji de üçgen açılar her zaman iyicil değildir, üçgen açıların oluştuğu gezegenlerin kalitesi açının  iyicil mi yoksa kötücül mi çalışacağı konusunda önemli rol oynar. Burada hem toprak grubu üçgeni oluşması, topraklarımızla ilgili bir takım gelişmelerin oluşabileceğine işaret etmekte ama bu üçgenin bir ayağında Pluton bir ayağında geri hareket eden Jüpiter olduğundan tablo çok iç açıcı değil…  Bu harita üzerinden sayfalarca dolusu bir analiz çıkartabiliriz  ama ben asıl afet bölgesinde ki gözlemlerimi dile getirmek ve çektiğim fotoğrafları paylaşmak istiyorum sizlerle.


Yola çıktığım andan itibaren hem heyecanlı hem de korku içindeydim. Malum doğu bölgesine yalnız gidiyorum, ekip ile orada buluşacağım. Kafamda bir sürü sordu vardı. Giderken uçakların rötarları adrenalin seviyemi daha arttırmasına neden oldu. Bu yolculuğun benim için ayrı bir anlamı var, çünkü yolculuk zamanı gökyüzünde Akrep burcunun 3 derecesinde yeni ay gerçekleşiyordu ve benim yükselenim 4derece akrep burcu ve yeni ay tam plutonmun üstüne düşüyordu. Orada bir takım plutonik olaylarda gerçekleşmedi değil. Rötarlar eşliğinde sabah 08:00’da Van Havalimanına iniş yaptık.


İndiğiniz andan itibaren havalimanında bir kaos karşılıyor sizleri, yukarı da ki fotoğraftan da anlaşılacağı gibi. Hem çok kalabalık hem de her şey fazlası ile üst üste. Her tarafta polis ve asker kaynıyor ve hepsinin gözlerinden yorgunluk akıyor çünkü 3 gündür hiç uyumadan sürekli çalışmışlar. Orada ki askerler ile kısa sohbet etme fırsatı buldum ve hepsi çok üzgün ve bir o kadar da sinirli.


Depremde havalimanı da hasar almış durumda, acilen bakım onarım çalışması yapılmazsa bir büyük depremi daha kaldıramayacağını düşünüyorum. Resimde gördüğünüz havalimanı kolonlarından birine ait.



Havalimanında elimde ki telefon ile çekebildiğim resimler bunlar….

Önce Van Merkeze sivil kurtarma ekipleri gittim. Van merkezde genel olarak insanlar sosyal hayatlarına daha kolay adapte olmuşlardır, dükkanlar genel olarak açıktı. Orada ki halk ile yaptığım görüşmelerde, Van merkezde 10 tane kadar binanın çöktüğünü söylediler ama genel anlamda insanlar artçı sarsıntılardan dolayı evlerine girmekten korkuyorlar.Van merkezden Ercişe ulaşım hem zor hem de çok pahalı! 110 Km yer için 300-400 fiyat çeken taksicilerin arasında 150 TL’ye beni Ercişe götürebilecek biri ile anlaştım. Fırsatçı taksiciler, kriz zamanlarını kendilerine pay çıkarma aracı olarak kullanma derdindelerdi..



Diğer resimleri yazımın en sonunda paylaşacağım; orada geçirdiğim zamana ait gözlemlerimi sıralamam gerekirse eğer;

-          İnsanların ciddi anlamda çadıra ihtiyaçları var, hem çevre köyler hem merkez hem de Ercişte çadıra sahip olan insan sayısı çok ama çok az. Evet oraya 1000’lerce çadır gitmiş olabilir ama giden ve dağıtılan her çadır kurulmamış, kurulamamış… Benim gördüğüm gözlemlediğim çadır sayısı bize basın üzerinden aktarılandan çok daha az olduğuna inanabilirsiniz… Zaten artık kar yağışı başladı, insanların çadıra değil, acilen prefabrik evlere ihtiyaçları var. Lakin bu çadırlar onları kışın sert soğuğundan ne yazık ki koruyamaz. Yardımların ulaşması ile ilgili ciddi sıkıntılar var, hem merkezde hem de afet bölgesinde zedelerle yaptığım konuşmalarda yardım Tırlarının yağmalandığını söylemekteler. Yağmacıların ise, hem orada yaşayan aşiretlerin hem halkın hem de malum kişilerin olduğunu söylüyorlardı hep bir ağızla. Özellikle kadınların, hem de çocuklu kadınların Kmlerle ifade edilebilen sıralara girerek arbede içinde çadır almaları gerçekten zor. Yardımlar hem koordinasyonda ki problemler hem de yağmacılar yüzünden güçlükle olması gereken noktalara ulaşıyor.

-          Ne yazık ki fırsatçılar ve karaborsa ercişte almış başını gitmiş durumda. Taksiciler ile ilgli anekdotu zaten yukarı da okudunuz. Ama daha da vahimleri, yağmaladıkları çadırları fahiş fiyatlarla satmaya çalışan insanların olduğu gibi, normalde metresi 1 TL olan muşambayı 7-8 TL’ye satanlarda mevcut. Branda bezinin metresi 40 Tl civarında. Gerçekten çok acı ir tablo! Ama tabii herkes değil, ama bunu yapan insanlar var!

-          En önemli konu hijyen, çünkü tuvaletler olmadığı için, herkes tuvalet ihtiyacını uygun buldukları alanlara yapıyorlar. Oraya vardığımda 3 gündür eline su ve sabun değmediğini söyleyen insanlarla karşılaştım. Varın gerisini siz düşünün! Acilen her türlü temizlik malzemelerinin organize bir şekilde dağıtılması gerekmektedir.

-          Van devlet hastanesi, artık morg olarak kullanılıyor. Hatta arka bahçesinde binaya sığmayan cesetler ceset torbaları içinde saklanıyorlar. Ve hastanenin ön bahçesinde ise, dağıtılan yemekleri yemeye çalışan insanlar var. Cesetler artık kokmaya ve çürümeye başladığı için sağlıkla ilgili ciddi bir tehdit oluşturmakta.

-          İsim veremeyeceğim bazı marka ve kuruluşlar, sadece rant sağlamak ve reklam amaçlı oradalar. Bir masa ve arkasından oturan 3 kişi sözde markalarını temsilen bir kriz masası oluşturmuşlar, ama yaptıkları hiçbir şey yok. Sadece boşu boşuna alan işgal ediyorlar ve çekimler yapıldığı anda öne çıkmak kendilerini göstermek için çaba sarf ediyorlar. Yazık, hem de çok yazık. Bu sayede bazı markalarda ilişiğimi kesme kararı aldım.

-          Müge Anlı’ya ciddi anlamda büyük bir tepki var halk tarafından, hatta tehditkar konuşanlarda vardı.

-          Tüm halk, arama-kurtarma çalışmaları yapıldığı alanda olduğu için, enkazdan çıkartılan, yaşama ihtimal olanlar bindirildikleri ambulansta can kaybediyorlar. Çünkü insanlar sokakları boşaltmadığı için ambulanslar gitmeleri gereken yerlere gidemiyorlar. Ama bu nokta da orada ki insanlara da kızamıyorsunuz, çünkü hepsi enkaz altında kızı, kardeşi, yeğeni, akrabası, eş,, dostu çıkarmı acaba ümidi telaşlı ve meraklı gözlerle bekliyorlar. İnsanların mantıklı davranmalarını beklenmemesi gereken tek yer afet bölgesi olduğunu düşünüyorum artık. Lakin hepsi acılı…

-          Çadır alabilen şanslı ailelerde var tabi, ve bu ailelere asker ve devlet çadırlarına kadar yemek ve ekmek servisi yapıyorlar.

-          Enkaz altından minik bir ses duyulduğu anda, herkes ölüm sessizliğine bürünüyor, bir ses bir umut bir umut bir yaşam demek çünkü.

-          Acilen prefabrik ve, prefabrik tuvalet ve hijyen sağlayacak maddelerin gitmesi gerekmektedir..


Daha çok yazabilirim ama uzun yazılar genelde pek okunmadığından dolayı artık sizleri aşağıda ki resimlerle baş başa bırakıyorum. Tabloyu az da olsa kafanızda canlandırabilmeniz için…. Orada iken yaptığım canlı bağlantı için;


Döndüğümde programda anlattıklarım için;


Linkler tıklayarak izleyebilirsiniz...