Sayfalar

8 Eylül 2011 Perşembe

Astroloji Neden Saçmalıktır


Geçtiğimiz hafta bir internet sitesinde bir yaz okudum, astrolojinin neden saçmalık olduğuna ilişkin. Yazı da o kadar yanlış bilgiler ve cümleler vardı ki, içimden ister istemez bir cevap yazma isteği doluştu. Gerçi Twitter üzerinden bazıları benim az önce bahsedeceklerim konusunda oldukça rahatsız oldular ama bazen gerçekler acıtıcıdır… Yazının ne olduğunu merak edenler http://www.agnostik.org/132-astroloji-neden-sacmaliktir.html buradan okuyabilirler. Bende yazıdan madde madde alıntılar yaparak, doğru bilgileri sizlere anlatmaya çalışacağım…

Çünkü astroloji Yerküre’nin evrenin merkezi olduğuna inanılan zamanlardan kalma bir inançtır ve hala daha astrolojiyle ilgili bütün hesaplamalar Güneş’in, gezegenlerin ve yılız kümelerinin Yerküre çevresinde döndüğü kabul edilerek yapılır.


Demiş sevgili yazar, hesaplamalar yerkürenin çevresinde döndüğü kabul edilerek değil, bizler yer küreden gökyüzünü gözlemleyerek yaparız hesaplamalarımızı. Her gezegenin kendine ait has bir yörüngesi bulunmaktadır, bunu da ilave bilgi olarak aktarmakta yarar var…

Zodyak kuşağını oluşturan yıldız kümeleri yalnızca Yerküre’den bakılınca balık, terazi, oğlak vb. gibi görünür. Normalde bu yıldızlar küme halinde, birlikte bile bulunmazlar, birbirleriyle alakaları yoktur. Yalnızca burdan bakınca yılık yamuk şekiller oluştururlar. Üstelik bu şekiller mükemmel bir şekilde balığa ya da aslana benzemez. Örneğin Yunanlıların sentora (insan başlı at) benzettikleri yay süt kepçesi ve çaydanlığa daha çok benzer. Belki de astrologlar bunu dikkate alıp yay burcunun özellikleri arasına İngiliz usulu sütlü çayı sevmeyi eklemeliler.

Demiş yazar; bende soruyorum, yıldızların burç şekillerine benzediğini kim iddia etmekte. Ben yer yüzünden baktığımda yıldız kümelerini oğlak veya balık şeklinde görmem, hiçbir astronom veya astrologta görmez… Hatta aşağı da yer alan birkaç resim ile de bunu rahatlıkla anlayabilirsiniz… Hani hangi konuda, neyi ne şekilde eleştiriyorsun anlamış değilim… Amerika’yı yeniden keşfetmiş olmanın verdiği hazzı mı yaşamaktasın yoksa?



Astrologlar Güneş’in her birinde 1 ay konuk kaldığı 12 burç olduğunu iddia eder. Ne kadar düzenli değil mi? Yılda 12 ay var ve Güneş her burç üzerinde eşit sürede kalıyor. Halbuki gerçek hiç de öyle değil. Zodyak üzerinde 13 takım yıldızı var. Yılancı adında akrep burcunun süresinden çalan 13. bir burç daha olmalıydı. Burç kuşağının sözde düzenliliği yok olacağı için astrologlar bunu görmezden geliyor. Komik bir şekilde astrologların güya Güneş akrep üzerindeyken doğduğu için akrep burcu olduklarını iddia ettiği ve “ay tipik bir akrebim, tüm özelliklerini taşıyorum” diyen safların bir kısmı akrep burcu bile değil.


Yine bir sürü yanlış cümleler, yanlış bilgiler… Bir konu hakkında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olup, böyle yazılar yazmak bana biraz Don Kişot vari bir tavrı hatırlatıyor. Öncelikle takım yıldızları Zodyak üzerinde değil, milkway dediğimiz Samanyolu üzerinde bulunmaktadır. Saman yolu üzerinde 13 tane değil toplam 88 tane takım yıldızı bulunmaktadır. Astrolojinin temel çalışma prensibinde Yıldızsal Zodyak değil Mevsimsel Zodyak kullanılır. Yıldızsal Zodyak daha çok hint astrolojisinin çalışma prensibinde kullandığı Zodyaktır. Mevsimsel Zodyağın temel prensibi ise  zamanı bölümlemesidir. Peki bu nasıl oluyor? Deriz ki, Güneş Koç burcuna giriş yaptı, ikizler burcuna girdi…vs. Burada demek istenen, Güneş’in ekliptik üzerinde izlediği yol boyunca içinden geçtiği takım yıldızlarından bahsedilmektedir. Yani aslında Güneş Koç takım yıldızından geçmektedir demek istenir. Güneş bu takım yıldızlarından geçmesi mevsimsel bazı değişimleri de beraberinde getirmektedir. İşte bu yüzden de Mevsimsel Zodyak denmektedir. Güneş’in Koç takım yıldızı içinden geçerken, havalar ısınmaya, toprak hareketlenmeye başlar. Doğaya can gelir (Değerli Eğitmenin Öner Döşer’in bir yazısından alıntıdır).
        
Güneş takım yıldızlarından geçerken, o takım yıldızını oluşturan bütün sabit yıldızlar ile etkileşim içine girerler. Bu sabit yıldızlar o burcu oluşturanlar olduğu gibi ekliptiğin üzerinde ki izdüşümleri de olabilmektedir. Mesela Koç burcunu oluşturan takım yıldızları, Miraç,Hamel,Şedir,Sharatan, Alpheratz ve Menkardır. Sıra yay burcuna geldiğinde sanki ilk defa bulunmuşçasına 13. takım yıldızının bulunduğunu, bunun burçların zamansal yapılarının değiştiğini ve hatta yeni burcun eklenmesi gerektiğine dair haberler çıkmaktadır. Bu noktada değerli eğitmenin Öner Döşer’in bir yazısından alıntı yapıyorum, daha anlaşılır olabilmesi adına

“13 takım yıldız olması, 13 burç olması gibi bir gereklilik doğurmaz. Üstelik astrologlar, spekülatif haberde verilen yanlış bilginin tam tersine, kadim zamanlardan bu yana Güneş'in takip ettiği yol üzerinde (Ekliptik) 13 takımyıldız olduğunun farkındadırlar. Hatta ek bir bilgi vermek gerekirse, bilinen en eski Babil Zodyak’ında on sekiz takımyıldız bulunmaktaydı: bugün kullandığımız on ikinin on tanesi ve bunlara ek olarak da Pleiades, Hyades, Orion, Perseus, Auriga, Praesepe ve Güneyli ve Kuzeyli Balık. On sekiz burçlu Zodyak, M.Ö. 6.yy'da hala kullanılmaktaydı. Daha sonraları, M.Ö. 600’de, Zodyak’ın on iki takımyıldızını oluşturmak için bunlardan bazıları birleştirildi ve bazıları da çıkarıldı. Burçlar kuşağını 12 eşit parçaya bölenler matematikte çok ilerlemiş bir uygarlık olan Babiller'dir ve bunu zaman hesaplarını kolaylaştırmak için yapmışlardı. Zira takımyıldızların kapladığı alanlar eşit değildir. Babiller bu 12 eşit parçadan her birine, o tarihte arka planda denk gelen takım yıldızların adını vermişlerdi. Fakat daha sonra arka plandaki takımyıldızların yerleri kayma nedeniyle değişti, ama burçlar halen bu adlarla anılmaktadırlar.”



Bir de her burcun bir yönetici gezegeni var. Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Plüton, Ay ve Güneş. Evet astrologlar Ay ve Güneş’i de mecburen gezegen gibi sayıyorlar çünkü gezegen sayısı burç sayısından az. Buna rağmen yönetici gökcisimleri yeterli gelmiyor ve boğalarla başaklar Venüs’ü paylaşmak zorunda kalıyorlar. Her iki burcun da yönetici tanrısı Venüs (Yunan mitolojisindeki Afrodit)

Astrologlar veya astroloji de, Ay ve Güneş’, gezegen gibi saymazlar, bunu kim iddia etti merak ediyorum. Ay ve Güneş ışık olarak adlandırılır. Bir hatalı bilgi daha; Boğa’nın yönetici gezegeni Venüs, Başağın ise Merkür’dür…

Plüton artık gezegen sayılmadığına göre akreplerin yönetici tanrısı bundan sonra Plüton(Hades) değil mi? Astrologlar bu konuda yeni bir düzenleme yapacak mı? Yayların ve akreplerin Mars’ı paylaşmasına karar verilecek mi? Peki ya bugüne kadar yapılan “Plüton Aslan burcuna girdi, iş hayatınızda yeni riskler almanın tam sırası” tarzı yorumlar hiç yapılmamış mı sayılacak? Zavallı akrepler Güneş’i konuk ettikleri sürelerini yılancı burcuyla paylaşmak zorunda olmaları yetmezmiş gibi şimdi de tanrılarını kaybettiler.


Öncelikle astrolojide diğer bütün konular gibi yeni keşiflere ve araştırmalara açık bir konudur. Pluton’un gezegenden sayılmaması, statüsünün değişmesi, onun yok olmasına neden olmaz. O artık keşfedildi ve etkileri belli. Bunu şöyle bir örnekle açıklamak istiyorum, yıllardır kullandığınız kurşun kalem için artık onun adı kurşun kalem değil, weftı (Sallıyorum) kalem denecek dendi, bu onun işlevselliğinden bir şey kaybetmesi anlamına gelmez. Pluton’un artık gezegen sayılmaması onun kendine ait olan özelliklerin değişeceği anlamına da gelmiyor. Biz astrologlar keyifle plutonu kullanmaya devam edeceğiz. Ki astrologlar sadece gezegenlerle çalışmazlar, bunun yanı sıra arap noktaları, sabit yıldızlar gibi kullandıkları daha bir çok ensturman vardır. Akrep burcunun yöneticisi hayır değişmesi, hem mars hem de pluton halen akrep burcunun yöneticisidir. Bir not daha  atlamadan, Yay burcunun yönetici gezegeni zaten Mars değil, Jüpiter… Aslında hala kendimi sorguluyorum, ne diye böyle yanlışlıklarla dolu bir yazıyı düzeltmeye çalışıyorum diye ama…

Gezegen konusuna devam edelim: Eski Yunanlılar astrolojiyi uydurduklarında(!) yalnızca Jüpiter’e kadar olan gezegenlerden haberdardılar. Yani Uranüs’ün kovanın, Neptün’ün de balığın gezegeni olduğunu filan söylemiyorlardı. Bunlar 1781 yılında Uranüs’ün, 1846’da Neptün’ün keşfinden sonra astrologlar tarafından eklendi. Neptün, Uranüs’ün yörüngesindeki düzensizliklerin onun ötesindeki muazzam bir kütlenin hayalet gibi dolaşıyor olmasından kaynaklanabileceğinin anlaşılması üzerine Uranüs üzerinde çekim gücü uygulayan bu hayaletin kütlesinin ve konumunun Uranüs’ün hareketlerine bakılarak tamamen matematiğin gücüyle hesaplanması sonucu bulunmuştur. (Muhteşem değil mi!? Neptün bir matematik problemiydi!) Neptün’ün bulunmasından sonra bütün gezegenlerin ismi Roma mitolojisinden geldiği için bu yeni gezegene de böyle bir ad verilmesine karar verildi. Ve sırf mavi olduğu için (bir de bilim adamlarının canı öyle istedi diye) ona deniz tanrısı neptün (Yunan mitolojisindeki Poseidon) denildi. Uyanık astrologlar da Deniz Tanrısı olsa olsa balıkların tanrısı olur dediler. Neptün değil de Minerva(Athena) adı verilseydi muhtemelen başka bir burca yamayacaklardı.

Astrolojiyi Eski Yunanlılar değil, insanlığın doğuşu kadar eskidir. Bununla ilgili en kitap merak edenler için Dünya Astrolojisi kitabıdır. Buradan kitapla ilgili bilgilere ulaşabilirler. http://www.ilknokta.com/urun/58924/Dunya-Astrolojisi.html ... Astrolojinin farklı dönem ve ülkelerde ki gelişim süreci hakkında oldukça bilgilendirici keyifli bir kitap… Bütün gezegen isimleri roma mitolojisinden gelmemiştir, ama sadece popüler olan roma mitolojisidir… Yine kitabın içinde bununla ilgili harika örnekler bulunmaktadır. Uranüs, Neptün, Pluton bu gezegenler jenerasyon gezegenleridir. Jenerasyon gezegenleri olmasının nedeni ise, bu gezegenlerin keşfedildiği dönemde o dönemde meydana gelen toplumsal değişimler gözlemlenerek, araştırılarak isimlendirilmiş ve özellikler eklenmiştir. Özellikle Neptün ile ilgili yazım http://solarlunarx.blogspot.com/2011/04/neptun-balk-burcunda.html buradan okuyabilirsiniz...

İnsanlar bu bilimsel açıklamalardan sonra genellikle “Tamam belki yıldızlar bizi etkilemiyor ama belli dönemde doğan insanlar belli özellikleri taşıyamaz mı? Benim tanıdığım tüm başaklar şöyle, tüm kovalar böyle…” derler. İnsanların burçlarının özelliklerini taşıdığı herhalde çağımızın en büyük mitlerinden biri. Üstelik bilimsel olarak çürütülmesi o kadar kolay ki! Örneğin 1988 yılında John McCall adlı bir astrolog bir röportajında insanların burçlarını tahmin etmede %80 başarı gösterdiğini iddia etti. Bunu üzerine Virginia Üniversitesin’e iddiasını test etmek için davet edildi ve 28 denekten yalnızca 8’inin burcunu bilebildi. Rastgele yapılan eşleştirmelerde de aynı sayı elde ediliyordu. Yani John McCall salladı ama tutturamadı.

İnsanlar sadece doğdukları burcun etkisi ile değil, bütün göksel cisimlerin bir uyum ve denge içinde harmanlanarak dünyaya gelirler. Bu yüzden 12 burç ve dünya da 12 tane insan profili yok. Bu noktada her bir bireyin parmak izi gibi kendine has ve özel bir doğum haritası vardır. Astrolojinin komplike yapısı zaten işte burada başlıyor. Astrolojisi bir koç,boğa, ikizlerle uğraşmaz, gökyüzünde ki gezegenlerin birbirleri olan etkileşimlerin, ışıkların, sabit yıldızların, yıldızların kaç kadir derecesinde parladığına kadar araştırıp etkilerini açıklarlar

11- Astrolojinin temelinde evrenin ve dünyanın değişmez ve mükemmel olduğu görüşü vardır. Bu yüzden astrolojiyi ortaya atanlar muhtemelen zodyak üzerindeki takım yıldızların ezeli ve ebedi olarak o şekilde dizildiğine inanıyorlardı. Fakat dünyanın hareketine bağlı olarak yıldızların gökyüzündeki konumları yüzyıllar içinde yavaşça değişmektedir. Bu kısa vadede burçların tarihlerinde kaymaya neden olurken uzun vadede zodyak (Güneşin üstlerinde geziyormuş gibi göründüğü takım yıldızlar kuşağı) üzerindeki burçların başka takım yıldızlarla (ör: orion, ejderha, kuğu…) yer değiştirmesine neden olmaktadır. İlk insanlar bambaşka bir gökyüzünün altında yaşıyorlardı ve onların burçları farklıydı.

Hayır böyle bir görüş bulunmamaktadır. Presesyon dediğimiz eksen kayması neredeyse astrolojinin keşfi ile bilinen bir gerçektir. Hatta bu yüzden, batı astrolojisi (mevsimsel Zodyak ile çalışır,zamanı bölümleme metodu) ne karşı Hint (Vedic) astroloji bulunmaktadır. Ki bu yıldızsal zodyaktır ve bu eksen kayması (Presesyon) dediğimiz durumu baz alarak haritaları çıkartıp düzenler.




Yazıyı daha fazla uzatabilirim ama sıkılabileceğinizden dolayı, uzatmıyorum. Fakat bu yazıdan yola çıkarak yakın zamanda bir Astroloji Tarihçesi adlı bir yazı dizisi yazmayı planlıyorum birkaç bölümden oluşan…


Sevgiler….


p> / h�P ��H class=MsoNormal>